DİĞER
Yeni çıkan, yeni baskısı yapılan, yayınevleri tarafından bize gönderilen, dikkatimizi çeken; okumak ve üzerine yazı yazmak için ayırdığımız bazı kitaplar...
“Suat Derviş’in romanları, psikolojik gerilimlere verdiği önemle, insan benliğinin derinliklerini anlama ya da gösterme çabasıyla ve kadının erkek karşısındaki toplumsal konum ve rolünü sıradan bir aşk hikâyesi anlatırken bile tartışmasıyla dönemin öteki tefrikalarından ve popüler aşk romanlarından farklılaşır."
10 Ekim 2015'te kaybettiklerimizi anmak için yapılmış duyarlı ve özenli çalışmalar: 62 yazarın 85 kişiyi anlattığı, "yasını tuttuğu yakınlarının hikâyelerini anlatmayı kabul edenlerin ve o hikâyeleri dinleyip yazanların eseri" olan Barış Portreleri ve iki belgesel film; Ah ile Ölüm Ne Yana Düşer Usta...
Acımasızlığın çarkında ezilen insanlar, özellikle Aysel gibi Döndü gibi kadınlar; nesnel gerçeklikte daha sonra çıkıp topluma dâhil olan ve adını “köşe dönücü” koyduklarımız
Bu yıl 24'üncü kez yola koyulacak olan Gezici Festival'in, Sığınma(sız) başlıklı bölümü mülteci sorununu odağına alan üç belgesel ve bir kurmacadan oluşuyor. Tel Örgü, mülteci konusunu bireysel politik deneyimler ve tutumlar üzerinden ele alıyor
Suat Derviş'in anlattığı hikâyeye toplumsal/iktisadi boyutun eklenmesiyle, Ankara Mahpusu sistem eleştirisi getiren bir yapıt hâlini alır. Suat Derviş'in dünya ve sanat görüşü bu doğrultudadır
Emirali Türkmen: Kitap, her şeyden önce bir tüketim nesnesi, bir meta hâline geldi. Diyebiliriz ki gökdelenlerin kapladığı bir toprak kesitinde, bu gökdelenleri çevreleyen bir gecekonduyuz, gecekondulardan biriyiz.
Söz konusu cinsellik olunca, kadınların edebiyattaki konumu neredeyse beton gibi sertleşmiş hâldedir. Örneğin, Osmanlı dönemi edebî eserlerinde lezbiyen kadınlar hastalıklı ve kötücül karakterler olarak karşımıza çıkar
Son 10 yılda queer sinemayı izlerken, aynı zamanda küresel anlatıları şekillendiren bir yapı olarak Hollywood'un queer tarihi ehlileştirmesini, radikalliklerden arındırmasını ve heteronormatif yapıya uygun hâle getirmesini de izledik
Ana akımlaşmayı kabul etmeyen tüm varoluşların kendilerini yazınsal bir süreçle ifade etmeye yeltenmesinde kendi deneyimini aktarmaktan öte bir arzu göze çarpıyor: belirsizlikle oynama, bu zenginliği koruma ve kimliksizliğe yönelen bir arzu...
“S.C.U.M. gizli çalışmazdır. S.C.U.M. mensupları çeşitli işlere girecek ve çalışmayacaklardır. S.C.U.M. atılana kadar işyerinde çalışmayacak sonra da çalışmamak için yeni bir iş bulacaktır.”
Daha Fazla
© Tüm hakları saklıdır.